LEYLA ZANA

 

kürt kizi leyla, 20 yil   aradan sonra yine meclis'te.leyla'nin anlami, uzun ve karanlik gece anlamina gelir.
yasami da bir hayli uzun ve engellerle dolu. leyla zana, kürt kadininin sembölü baris ve halklarin kardesligi için
10 yil hapis yatti. ailesi sürgünde yasamak zorunda birakildi.zana  mücadelesiyle yanliz kürt kadininin degil,
ayni zamanda dünya kadinlarinin da sevgi ve sempatisini kazanmistir.bölge kadinlari da zana'yi yanliz birakmadilar
gerek hapiste gerek disarida kendisiyle hep dayanisma içinde oldular.ayrica hapisteyken kendisine verilmek istenen
kisisel tahliye kararini da onuruyla geri çevirmistir. leyla zana, su an halki ile birlikte özgür. meydanlarda yüzbinlere
hitap etmekte bir baris emekçisi olacagini söyluyor. bilindigi üzere kürt tarihine adini yazdiran iki tane kürt leyla'sivardir
birisi leyla zana, digeri ise irak kürdistan'inda leyla qasim ne yazik ki leyla qasim leyla zana kadar sansli degildi. çünkü
leyla qasim, 1974'te katildigi be basarisizlikla sonuçlanan bir uçak kaçirma eyleminden sonra irak rejimi tarafindan
idam edilmisti. zana, meclis'te kürtçe yemin etmenin o sok edici ve bedeli çok agir olan eylemi üstlenmekten kaçinmadi.bu son derece
agir bedeli ödemeye hazir oldugunu ispatlamisti. bizde leyla zana sahsinda tüm kürt vekillerine basarilar diliyoruz.

MÜSLÜM YASAR
yasar.m-yasar@web.de  

 

 

DİLİMİZE SAHİP ÇIKALIM

Bilindigi üzere başbakan erdoğan, referandum öncesi milliyetçi kesimlerin oylarını almak için

mhp ile kapışmıştı. Örnegin öcalan' la görüşmeler yapılıyor iddiasını ortaya atanları şerefsizlikle

suçlamıştı. Oysa şimdi biliyoruz ki, bu görüşmeler toplumun büyük kesimlerinden tepki degil çözüm konusunda bir umut yaratmıştır.

Öcalan ve BDP ile görüşmeler yapılma aşamasına gelinmiş

ise, kürt sorununun demokratik çözümü konusunda bir ilerleme olarak görülebilir.

Ancak bu ilerleme, kürt halkının demokratik mücadelesine bağlı olduğu da unutulmamalıdır. Yalnız burada

kürtlerin beklentilerinin tamamen karşılanıp çözüm koşullarının yaratılacağı sonucuna kapılmamalı.

Çünkü başbakan erdoğan' ın açıklamalarına baktığınız zaman kürtlerin meşru taleplerini karşılamayi degil,

tam tersine kürt halkına akp'nın çözüm anlayışını dayatma girişiminde bulundukları görülmektedır. Hükümet yetkilileri BDP 'nin

eş başkanları ile yaptığı görüşmeden hemen sonra başbakan erdoğan, anadilde egitim olmaz. Kurs açıp kendi dillerini ögrensinler.ayrıca

genel af söz konusu degil gibi nakaratlar atmıştı. Oysa ki tüm dünya bilir ki dil, bir halkın kendi

varlığını sürdürmesi, kültürünü yaşatması gibi konularda dil olmazsa olmazdır. Başbakan erdoğan,

diyarbakır'da yaptığı konuşmada ehmede xane' nin adını defalarca dile getirdi. Başbakan'ın unuttuğu bir

şey vardır onu hatırlatalım kendisine. ehmede xane, medreselerde anadilde kürtçe

egitimini yapmıştı.ayrıca mem u zin adlı eseri ile kürt dili ve edebiyatının dünyaca tanınmış

şahsiyetlerin arasında yerini almıştır. Akp genelbaşkan yardımcısı ekrem erdem'in başkanlığını yaptığı dil ve edebiyat dernegi,

bağcılar kültür merkezi'nde dilimiz kimligimizdir adlı bir konferans vermişti. Kürtçe isimlerin,anadilde egitimin yasak olduğu bir ülkede iktidarda

olan bir partinin genelbaşkan yardımcısı olan ekrem erdem, insanı insan yapan tek özellik dildir diyor.dil olmadan düşünce iletişim ve kültür de olmaz.

aynı zamanda dilini kaybeden topluluklar kaybolup gidiyor.dilini kaybetmeyenler ise ne yapıp edip devletini yeniden koruyor. Ekrem erdem'in bu

açıklamasına katılmamak mümkün degil. Ama kürt halkının ulusal kimlik ve dil konusundaki eşitlik

talepleri ise çeşitli bahanelerle bastırılıyor.bu çifte standart aşılmalıdır

 

MÜSLÜM YAŞAR

yasar.m-yasar@web.de

 

 

Aranan  Ses

Geçtigimiz hafta diyarbakir barosu eski baskani sezgin tanrikulu'nun radikal'de,

lanet olsun adli bir yazisi yayimlandi. Sezgin tanrikulu'nun bu yazisi,

yillardir kürtler içinde farkli muhalif sesler arayan türk basini için bir can simidi haline geldi.

Ardindan kemal burkay, umit firat, hakpar,dan kadep'e kadar bir çok farkli görüs ve sesler hem yazili hemde görsel medyada kendisini gösterdiler.

Daha sonra kürt özgürlük hareketini kimin daha fazla elestirdigi konusunda bir yaris baslattilar.

Örnegin kemal burkay denen zat, PKK ile derin devlet iliski'sini, zavali ibrahim aksoy ise PKK'nin neden kürtleri temsil edemeyecegini anlatiyor.

Aslinda bunlar kabil-i hitab bile degiller cevab vermeye degmez. Kürt halki bunlari çok iyi taniyor.

Geçtigimiz günlerde batman-hasankeyf yolunda bir mayinin infilak etmesi sonucu aralarinda batman barosu eski baskani sedat özevin ile

IHD ve HEP yöneticiligi yapmis özdemir kardeslerin yer aldigi 4 kisi hayatini kaybetmisti. Gerçeklesen bu ölümler üzerine sezgin tanrikulu,

kürtler adina yürütülen bu mücadeleyi elestiriyor ve ekliyor bu savasin ve bu yöntemlerin hak ve özgürlüklerimiz için yürütülemeyecegini haykirmanin her zamankinden daha çok zamani diyor.

Yani süren savas ve kullanilan yöntemler konusunda PKK'i, kürt ulusal hareketini siddetle elestiriyor.

Sezgin tanrikulu'nu aranan ses yapan da, süren savas sebebiyle kürt ulusal hareketini hedefe koymasi ve bu çikisindan dolayi memnuniyet hisseden kesimlerin duygularini yansitan türk medyasi,

iste gerçek kürt isyani sözleriyle ortaya koymustur. Sanki kürtler savas meraklisiymis gibi bir imaj yaratilmaya çalisilmaktadir.

Oysa k i kürt ulusal hareketi-PKK, savasin sona ermesi için defalarca ateskes çatismasizlik karari aldigi halde ülkeyi yönetenlerin bu adimi yanitsiz birakmasi,çatismalarin sürmesine neden olmustur.

Yine murat karayilan KCK adina yaptigi konusmada, demokratik çözüm yönünde adim atildigi takdirde BM denetiminde silahlari birakmaya hazir olduklarini söylemeye devam ediyor.

Bunlarin amaci üzüm yemek degil bagciyi dövmektir. Kürtlerin demokratik özerklik istedigini iki bayragin yan yana dalgalanmasindan söz ettigi için osman baydemir

hakkinda savcilar hemen harekete geçti. Elestirmek için federasyon istedigini her defasinda söyleyen burkay ve HAKPAR .

için savcilar harekete geçmiyor. Kürtlerin özgürlügü ve haklarini savunmak adina savasa lanet okudugunu söyleyen basta sezgin tanrikulu olmak üzere kürt demokrasi cephesinde

yer alan aydin ve siyasetçilere sormak lazim acaba savasin devam etmesinden yana olanlar kimler ve bu savas nasil sona erecek bunu açiklasinlar.

                                                                      MÜSLÜM YASAR yasar.m-yasar@web.de    13.08.2010

 

 

ÜÇ FIDAN

Üç fidan, deniz gezmis, yusuf aslan, huseyin inan bundan tam otuz sekiz yil önce idam edildiler.
Ancak idamlarin arkasindan geçen bunca yillara ragmen hala varolus ve yaptiklariyla derin izler
biraktilar. Bugün de yüz binlerce kisi, onlarin amaçlarini hayata geçirmek için mücadelelerini devam ettiriyorlar.

Bugün ülkenin bir çok yerinde deniz, yusuf, ve huseyin için anma etkinlikleri yapildi.

Bu etkinlikler on binlerce kisinin katildigi miting havasinda geçti. Idamlar 6 mayis 1972'de
gerçeklesmisti.ama Asil firtina 68 kusagi ile birlikte koparilmisti. Yil 1968, ülkede ögrenci ve isçi
hareketlerinin yogun oldugu yildir.üniversitelerde hatta liselerde alisik olmadigimiz gür sesler

yükseliyor ve kivilcimlar çikiyordu. Çünkü toplum kendisi için çizilen sinirlara düsüncede varolan
kaliplara sigmaz olmustu. Bu ve bunu izleyen yillarda üniversite gençligi, isçiler ve emekçiler
toplumun sorunlarini ortaya koymus ve bunlara çözüm bulunmasini istemisti. Bugün de büyük
kitleler devrim ve sosyalizm diyerek, deniz, yusuf, huseyin yoldaslarin yolundan gidecegini ilan
ettiler. Isçi sinifinin, emekçilerin, ezilen halklarin büyük gücü, baris kardeslik ve sonsuz özgürlük
dünyasini kurana dek biz, sizi anacagiz bundan sonra da hep anilacaksiniz. Bu büyük güne
yetisinceye kadar, her zaman büyüyerek mücadele edilecektir. Deniz'in daragacinda haykirdigi son
sözleri,türk ve kürt halkinin kardesligi bu son sözleri ayni zamanda yeni genç nesillere bir vasiyet
niteligindedir. Yasasin sosyalizm.


MÜSLÜM YASAR
[yasar.m-yasar@web.de]

 

 

NEWROZ  ATESI
 
binlerce yildir kürt halkinin özgürlük birlik ve mücadele bilincinin sembolune dönüsen newroz,

kürt halki tarafindan bir kez daha büyük bir coskuyla kutlandi.
kürt halkinin kendi özgür gelecegini yaratma mücadelesi hiç süphesiz uzun ve tarihi
bir sürece dayanir. yaklasik bir hafta yasanan newroz coskusu,

sabah günes’in dogmasiyla birlikte doruk noktasina ulasti. kentin bir çok yerinde biriken kitle,
türkçe ve kürtçe newroz piroz be yazili araçlarla gruplar halinde newroz miting
alani’na hareket etmeye basladilar.bir çok yerde atesler yakildi. kadin, çocuk, yasli
herkes ulusal kiyafetlerle diyarbakir sokaklarina adeta renk katti. böylece kürt halki
alanlara çikarak taleplerini tüm dünya kamuoyuna haykirdi. yüz binlerce kisinin katildigi newroz atesini,

diyarbakir 5 no’lu cezaevi’nde newroz gecesi bedenini atese veren mazlum dogan,

abdullah öcalan, mahsun korkmaz ve ferhat kutay’in kardesleri
ile siyasi yasakli ahmet türk ve aysel tugluk ile BDP es baskani selahattin demirtas ve
 leyla zana yakti. basbakan erdogan ve içisleri bakani besir atalay,

her defasinda terör örgütünü bize muhatap göstermesinler bizi baska yere

havale etmeyecek muhatap istiyoruz. açiklamalariyla çözümün

önünü BDP’nin kapattigini söyluyorlar. bunlarin
söylediklerine bakarsaniz, sanki hükümet sorunu çözmek istiyor da ama

ortada bir muhatap bulamiyor. buna ancak kargalar güler.

oysa ki BDP daha önce, sorunun
meclis’teki muhatabi biziz ve çözüm için her türlü görüsmeye haziriz demisti.

ama degil DTP ile  görüsmek yillarca DTP’li milletvekillerinin elerini bile sikmadilar.

DTP’ye yönelik tutuklamalarin ve bu partinin anayasa tarafindan kapatilmasina sevindiler.

bu politika BDP’ ye yönelik de aynen devam ediyor.

halk tarafindan seçilen belediye baskanlarini terör ile iliskileri vardir bahanesiyle

tutuklayip cezaevi’ne gönderdiler hükümet, eger gerçekten sorunu çözmek

istiyorsa yapilmasi gereken bellidir. ilk önce silahlari devre disi birakmak

için bir an önce çatisma ve operasyonlar sona erdirilmeli.ve diyalog yolu açilmali.newroz

kutlamalrina katilan yüz binler, sorunun muhatabi konusunda önemli mesajlar verdiler.

baris ve kardeslik taleplerini haykirdilar.

MÜSLÜM YASAR
yasar.m-yasar@web.de

 

8 MART :  VE KADIN

Tarih 1857. New York,ta bir dokuma fabrikasi,çok agir çalisma kosullari çok uzun is günleri ve bunlarin tam tersi olarak çok düsük ücretler…

kosullarin düzeltilmesi yerine her geçen gün daha da dayanilmaz hale gelmesi kadin isçilerin artik tahammül
Sinirini zorlamaya baslamisti. Bir an önce grev yapma kararini oy birligi ile alan kadinlar, taleplerini de kamouyuna açikladilar.

Açiklanan talepler son derece makul ve dogal taleplerdi. Daha iyi kosullarda çalismak, 8 saatlik isgünü, esit ise, esit ücret..
isverenin ise, grevci kadinlara karsi alternatif olarak kendisine ait fabrikanin kapisina kilit vurmak olmustur.

Bu esnada grevci kadinlar disari çikmak istediyse de fabrikanin kapisi isveren tarafindan kilitlendigi için disari çikamadilar.

Bu sirada çikan kargasa nedeniyle fabrika içinde süpheli bir sekilde büyük bir yangin basladi.
Maalesef içerideki kadinlarin kaçabilecek hiçbir imkani ve yeri yoktu. Burada daha
Iyi kosullarda çalismak isteyen 129 kadin yanarak can Verdi. Takvim
8 mart 1857’yi gösteriyordu. Yil 1908. Yine bir 8 mart, dokuma isçisi kadinlar grev
Yaparak, isyerlerini isgal ettiler. Bu kez isteklerini daha da çogaltilar.

Örnegin çocuklarin emeklerinin sömürülmesine artik son verilmesi, ve kadinlara oy hakkinin
Taninmasi gibi taleplerini haykirdilar. Yine yil 1909. 20 bin civarinda gömlek isçisi kadin grev yapti.

çok kisa bir süre diliminde grev diger fabrikalara da siçrayinca  isverenler tarafindan büyük bir Panik ve kargasaya neden oldu.

Polis grevcilere saldirdi. Saldiri sirasinda yüzlerce kadin yaralandi yüzlercesi de tutuklandi. Bu grev yaklasik iki ay sürdü.

Bu grevden bir yil sonra, 1910 yilinda. Ikinci enternasyonal,
Danimarka’nin kopenhag kentinde toplandi. Bu toplantida alman delegesi olan
CLARA ZETKIN, 8 mart’in dokuma isçisi  kadinlarin anisina, mücadele günü olarak
ilan edilmesini önerdi. CLARA ZETKIN’in bu önerisinin 8 mart 1910 . yilinda Kabul görmesiyle birlikte,

her yil tüm dünyada 8 mart dünya emekçi kadinlar günü olarak coskulu bir sekilde kutlanmaktadir. Amerikali dokuma isçisi kadinlarin bündan tam
153. Yil önce  emekleri için verdikleri mücadelenin yil dönümü olan 8 mart, her seyden önce,

kadinlarin hak esitligi mücadelesinde bir dönüm noktasidir. Kadinlarin
Toplum içindeki konumu itibariyla, bugünkü tabloya baktigimiz zaman kadinin durumu hiç de parlak olmadigi her halükarda görülecektir. Evde,

iste, ve sokakta ikinci sinif muamele gören kadinlar, saçi uzun akli kisa gibi ifade edilen bu tür gerici düsüncelerin hala toplumda varligini sürdürmesi kadinin, yasayla taninan haklarinin
Kullanilmasina dahi tahammül adilmemektedir. Kadinlarin, tüm bu yasananlari görerek ve anlayarak demokratik mücadelenin  akisini sürdürmeleri gerekir.

MÜSLÜM YASAR
Yasar.m-Yasar@web.de

 

 

SEHIT AHMET ACAR’IN ANISINA

Ahmet henüz 24 yasindaydi.15 subat sabahi ise gitmek için giyinen ancak daha sonra

Karar degistirerek Berlin’deki israil büyükelçiligi önünde, yapilacak demokratik protesto eylemine katilmaya karar verir. Iste,

ne olduysa ondan sonra oldu. Sevgili ahmet yoldas ( ahmet acar) bugün ölümünün 11. Yili, seni kaybetigimizde daha dün gibi

Hatirliyorum  o günü. Bir pazartesi sabahiydi hava çok soguk ve karliydi. Gökyüzü bile agliyordu sanki. ölümünü duydugumda

cok tuhaf bir duygu yasamistim zira daha önce böyle bir sey yasamamis ölümün tam olarak ne oldugunu bilmiyordum. Bildigimiz

tek sey bir daha dönmeyecegindi herhalde. Çok genç yasta çok sey ögrenmistin büyük bir olgunlukla tartisir ve sohbet ederdin.

bakislarin ürkütücüydü ama bir o kadar da sevecendin sevgin kocamandi. Yoklugunun, hayatimiza bu kadar etki yapacagini hiç

kimse tahmin etmemisti. Her sehit gibi sen de hevesini tam olarak alamamistin hayattan …Aslinda hayatin çok kisa oldugunu biliyoruz.

Asil olan çok yasamak degilmis yasadiginiz süre zarfinda çok seyler

 Yapabilmekmis. iste sen bunlari basarmistin. Bugün seni anmamiz, yaptiklarini

Düsünerek ugruna sehit düstügün kutsal davani sahiplenmemiz bunun bir göstergesidir.

Ölümünün üzerinden tam olarak 11 yil geçti ve hala acisi ilk günkü

Gibi tazeligini koruyor. Aklima her geldikçe sana tetigi çekenlere, lanet okuyorum.

Ama bir o kadar da gurur duyuyoruz zira seni  ölümsüzlestirdiler. Sonsuza dek yasiyacagindan haberleri bile yoktu.bir ahmet binlerce ahmet oldu.

Gözün hiç arkada kalmasin sevgili ahmet yoldas sen yine davanin içinde mücadele ediyorsun hem de

En ön saflarda ve milyonlarca kürt gencinin yüreginde 15 subat asla senin ölüm tarihin degil kesinlikle Kabul etmiyoruz.

15 subat ayni zamanda senin dogum günündür sevgili yoldas. Basta ahmet acar olmak üzere sema alp, Mustafa kurt,

ve tüm kürdistan sehitlerini hiçbir zaman unutmayacagiz mücadelemizde yasatacagiz.

Söz konusu olan kürt halk önderi Abdullah Öcalan, uluslararasi bir komplo ile hukuk

Disi yollarla gayri ahlaki bir sekilde türkiye’ye teslim edilmisti.avrupa’daki kürtler ayaga kalkmis,

mesru ve demokratik protesto eylemlerini gerçeklestirmislerdir. Berlin’deki israil konsoloslugu da,

bir grup genç tarafindan protesto adilmisti. Söz

Konusu olan bir halkin birikmis, ofke ve tepkisi idi. Konsolosluk kurumalari,

acimasiz bir sekilde gençlerin üzerine direkt ates etmislerdir. açilan ates sonucu

Dört kürt yurtsever sehit olmustur.sevgili ahmet yoldas sahsinda tüm kürdistan

Sehitlerini saygiyla aniyorum sehitler ölümsüzdür.

 

MÜSLÜM YASAR

Yasar.m-yasar@web.de

 

 

 

DEMOKRASI !

özgürlük, baris ve demokrasi insanligin ötedenberi özlem duydugu ana unsurlardir.

tarihten günümüze dek nice savaslar ve katliamlar yasanmistir. günümüzde her ne

kadar uluslararasi normlar af örgütü, birlesmis milletlerve insan haklari gibi evrensel hukuki ve

humanist kurumlar varsa da zamanla emperyalist güçler bu kurumlar üzerinde egemen olabiliyor.

halklarin özgürlük özlemi kaba kuvvete basvurularak yok edilemez.bu özlem yasamaya devam

eder. demokrasi en genis anlamiyla azinlikta olanlarin haklarina saygi gösterildigi ve onlara iktidar

olabilme yollarinin açik tutuldugu özgürlükçü ve çogunluk ilkesine dayanan bir yönetim biçimidir.

demokrasi insan oglunun insanlik tarihi boyunca verdigi özgürlük ve esitlik savasinin tarihi ürünüdür.

çogunluk ilkesine dayanan demokrasi çagdas anlamda hiçbir zaman bir çogunluk diktatörlügü degildir.

özünde farkli görüs ve özlemlerin uzlasmasina yönelik bir toplumsal yasam biçimi, bir kültürdür. demokrasinin

bir toplumda saglikli bir biçimde yerlesebilmesinin ön kosulu demokrasi kültürüdür. demokrasi kültürü ise

ancak laikligi gerçeklestirmis aydinlanma sürecini baslatmis toplumlarda mümkündür. demokrasilerde halk

siyaset yapar. meslek kuruluslari dernekler sendikalar siyaset yapar.halkin yönetime katilmasi bu sekilde

gerçeklesir ve halk ne denli yönetime katiliyorsa yani siyast yapiyorsa demokrasi de o oranda demokrasi sayilir.

tepeden inme yasalara halkin candan saygi duydugu binde bir görülür. bundan yola çikarak demokrasi kültürünü gelistirmek için

halklarin birlikte bir mücadele tarzini gelistirmeleri lazim. tam bu nokta da, kürt sorunu demokrasi ve özgürlükler

konusunda kendisini dayatti.siyasi bir sorun olarak çözüm bekliyor.

 

MÜSLÜM YASAR

yasar.m-yasar@web.de

 

 

 

DOGA'DAKI  YASAM

evet, bugün siyaseten gayet uzak bir yazi yazmaya çalisacagim. bir aksam üstü daracik odanin penceresi önünde

oturmus, disariyi seyrediyorum. bir kis günü hava yagisli. sokak lambalari, yavas yavas aydinlanan günün ilk isiklari

gibi odanin içini bir hayli aydinlatiyor. odanin içerisi biraz daginik kitaplar üstüste pencerenin yanindaki küçük masanin

üzerinde bolca karisik dosyalar. sayisiz gün ve gecenin yogun stresinden kurtulmak için yazi yazmaya siginiyorum

bu da bana bir nebze rahatlik veren bir duygu. bu arada aklima nerden estiyse biraz  televizyon seyretmeyi istedim

baktigim ekranda alman ZDF kanali, doga'nin o muhtesem manzarasini konu alan bir belgesel film görüntüleniyordu

izlerken bir hayli etkilendim. belli ki, belgesel film bir afrika ülkesinde çekime hazirlanmisti. görüntüde yemyesil bir vadi

var gözün görebildigi kadar uzanan bir yesillik ne araba sesi, ne de bagirip çagiran insan sesi. doganin kendi kurallarinin

geçerli oldugu bir ortamda milyonlarca hayvan yasamaktadir. tam o anda hayvanlari koruma derneginde bir dostum telefonla

aradi kisa bir sohbetin ardindan kendisine, doga'daki yasamla ilgili belgesel film izledigimi aktardim. kendisi de hayvanlari koruma

adina, uluslararasi bir eyleme katilacagini haber vermek için aradigini söyledi. yolun açik olsun diyerek vedalastik. aradan

tam 5 gün geçmisti bir televizyon ekraninda, dostum dedigim kisi italya'nin baskenti roma'daki avusturalya büyük elçiligi

önünde gösteriye katilmak için bulunuyordu. gösterinin amaci, bir hayvan sever dernegi hayvanlara yapilan kötü muameleyi

protesto etmek için çiplak popolarina avusturalya bayragini çizip roma'daki avusturalya büyük elçiligi önünde gösteri yaptilar.

ne devlet ne de avusturalya halki vay siz nasil bayragimiza böyle bir saygisizlik yaparsiniz demediler. sayet avusturalya bayragi

yerine türk bayragina böyle bir sey yapilsaydi acaba türkler ne yapardi. görüntülerdeki dogal yasamla ilgili izlenimlerimi aktarmaya

çalisacagim. bilindigi gibi doganin olusumu cansiz ve canlilarin etkilesimli bir sekilde bir araya gelmesinden meydana gelmistir.

üretici ve tüketici gruplarindan olusur. dagdaki yasam kavgasinda tüketiciler hiç bir zaman üreticileri somurecek bir davranis

sergilemezler onlar, bu sömürünün ileride kendi yasamlariini yok edecek bilinci içerisinde yalnizca yasamlari için gerekli enerjiyi

üreticilerden alir. doga'daki tüketiciler kendi aralarinda etçil, ve otçul olarak iki gruba ayrilirlar. güçlü zayifi her zaman ezer yakistirmasi

bu gruplardan yanlizca etçil olanlar için geçerlidir. çünkü onlar yasamlarini sürdürme ve çogalmalari için nesillerini sürdürebilmeleri için

diger canlilari avlamak zorundadirlar. aslinda bu avlanma, yani diger bir canliyi öldürmelerinde insanoglunun gözardi ettigi ikü temel nokta

vardir.birincisi yanlizca gerektigi zaman avlarlar bir örnek vermek gerekirse bir aslan sürüsü avinin pesinde kosup onu yakalayarak

karnini duyurduktan sonra ertesi gün acikincaya kadar yanindan en leziz bir av geçse dönüp bakmaz bile.hiç bir hayvan bir baska

hayvani kisisel duygularini tatmin etmek ya da kendi isteklerini kabul ettirmek için öldürmez. yani güçlü olan zayif olani  avliyor. fakat

karni doyan, daha fazla yemek ya da av pesinde kosmaz.  ama insanoglunun dogasinda hep sömürgecilik hakim olmustur.

29.12.2009

MÜSLÜM YASAR

yasar.m-yasar@web.de

  

 

Kaygi ve endise artiyor

Acilim demokratik adimlara, rahatlamaya, kürt halkinin umutlarini artirmaya hizmet etmekten çok,
endise ve kaygiyi artirdi. kafalari karistiran,karmasa yaratan, kürtleri ve türkleri karsi karsiya getiren
bir sürec isletiliyor.kaygi ve endise, gün gectikçe, kürtlerde oldugu kadar farkli düzeyde olmak üzere
türklerde de artiyor. asil isleri hepten bir çikmazin içine sokan, abdullah öcalan'a yönelik tecrit uygulamasi
ve icinde bulundugu imrali cezaevi'nin yeni hali. uluslararasi saglik örgütü ve AIHM'in baski ve kararlari üzerine
yapilan imrali cezaevi'nin yeni tadilati, sorulari daha da karmasik hale getirmistir. kimileri yapilan masraftan,
hazirlanan konfordan dem vursa da, bilinen o ki, imrali cezaevi kosullari, yasam kosullari, havalandirma düzeyi
bakimindan eski halini bile aratiyor. öcalan'in avukatlari araciligiyla aktardiklarindan anlasilan, durumun daha da
vahimlestigidir. bu algi ve gelismeler, kürt halki çevresinde büyük bir kaygi yaratmistir. öcalan'in saglik ve yasam
kosullari düzeltilsin yönlü genis bir kitlesel tepki var.hükümet bunu duymazdan, tepkileri görmezden gelemez.
eger bu soruna çözüm için bir yol bulunmaz, çaba gösterilmez ise daha kapsamli tepkilerin ortaya çikacagini
tahmin etmek için kahin olmak gerekmiyor. hükümet bu tepkileri,bölücülük terörizm gibi kavramlarla tanimlayarak,
güvenlik güçleriyle bastiracagini saldiri, gözalti, tutuklama ve cezalandirma  yöntemi ile çözecegini saniyorsa, büyük
bir yanilgi içersindedir. uluslararasi saglik örgütü'nün uyarilarini dikkate alarak bir tadilata gidilmis olsa da,bunun
bir göz boyamadan öteye gitmemis olmasidir. öcalan'in saglik durumu ve yasam kosullari daha önce de çessitli
vesilelerle gündeme geldi. hatta uluslararasi boyut kazandi. kürt halki, kadinlar, gencler her yasta insanlar
hassasiyetlerini gösterdiler. bir kez daha ayni sorunla karsi karsiya kalmis olmanin tüm sorumlulugu, AKP hükümetine
aittir. AKP hükümeti, geleneksel politikalarin sürdürülemezligi üzerinden kürtlerin ulusal demokratik mücadelesini
etkisizlestirmeye ve kürt halkini yedeklemeye yönelik hamleler yapmaya çalisiyor. kürt halkinin talep ve beklentilerini
karsilamak yerine bazi düzenlemeler yaparak içini bosaltmayi amacliyor. avrupa komisyonu, uluslararasi  saglik örgütü
insan hak ve özgürlükleriyle ilgili merkezler, hukukçulardan olusan bir heyet, inceleme yapmak üzere imrali cezaevi'ne
acilen gitmelidir. abdullah öcalan'i dinleyip kosullardan kaynakli saglik sikayetlerinin içerigi konusunda ne yapilmasi gerektigi
bilgiyi kamouyuna açiklamalidir.

MÜSLÜM YASAR

 

 

DERSIM DÖRT DAG IÇINDE

üzerine türkülerin, agitlarin yakildigi dersim, yine acili günler yasiyor. dersim halkinin hiç hak etmedigi

tarihin en kanli, en utanç verici  o katliamini yeniden dersim halkina yasatmasini isteyen zihniyet utanmalidir.

sikiyönetimler, OHAL, askeri operasyonlar dersim halkinin bir yasam parçasi haline gelmis. dersim tarihiyle

efsaneleriyle, direnisleriyle muhtesem destanlariyla örnek bir kürdistan kentidir. munzur daglari, munzur suyunun

kenarlari mese ormanlari ile kaplidir, insana bir huzur verir. hele bir de kenger otu yetisir, kenger otu dikenlidir,

köklerinden süt görünümlü çengel kengel denilen sakiz yapilir. gövdesi körpeyken, salatalik gibi soyulup yenildigini

çogumuz tarafindan bilinmektedir. dersim'de en sevilen bir yaban sebzesidir, haslanir, kavrulur, tulukta eksimeye

birakilir. yogurtlu yenilir, bir tutam yesildir ve yoksullugun simgesidir. dersim'de kenger otu ile ilgili bir de ilginç bir halk

öyküsü vardir.  sevgili okuyucularla  paylasmak istiyorum. öyküye göre bir zamanlar dersim'de iki kardes uvey anneleri

tarafindan kenger toplamaya gönderilmis. kizin elinde kengeri köküyle sökmeye yarayan bir tür keser, oglanin sirtinda ise

çuval.kengerleri toplayip çuvala atiyorlar her ikisi de aç. oglanin gözü kengerin birini olsun soyup yemekte, kiz ise sakin ha

yemeyeceksin analigimiz ikimizide öldürür. kengerleri çuvala atarken, bir kaç saat sonra kiz bakar ki çuval bos. oglana sorar

nerede kengerler, oglan haykirir, bagirir bilmem der. kiz sen yedin der, oglan yemedim diye yanitlar. kiz inanmiyor, oglan

yemedim iste, aç karnimi içine bak diyor. kiz analigin korkusundan etkilenerek, birde açlik ve yorgunluk eklenince, elindeki

keseri kardesinin karnina indirir ve kanlar içindeki midenin bos oldugunu görür.oglan oldugu yerde ölür, kiz ise korku, aci ve

pismanligin etkisiyle bir kus olup uçuyor,bu kusun adi papug... kim öldürdü, ben öldürdüm,kim gömdü ben gömdüm diye öter

sürdürür. papug denen bu kus, kardes kani dökmenin pismanliginin kusudur. ama son pismanlik fayda etmez. çünkü bölgede

yasamin bir parçasi olan yoksulluk, yillarca süren kirli savas ortami daha da derinlestirmisti. baskici politikalar issizligi, yoksullugu

tetiklemisti. toplumsal yasam tamamen tahribata ugramisti. dilegimiz bundan sonra kardes kani döken papug denen benzeri kuslar

yasanmasin. dersim'de tüm bunlar yasanirken, geçtigimiz günlerde10 kasim 2009 sali günü TBMM'de yapilan sözümona açilim, ne

açilimi oldugu beli olmayan oturumunda, dersim halkini yaralayan CHP'li sözcü onur öymen'in yaptigi o utanç verici konusma, hiç

kuskusuz ülke gündemini uzun süre mesgul edecek. insanin tüylerini diken diken eden onur öymen, bakin ne diyor çanakkale

savas'inda 200 bin sehidimiz vardi,hepsinin anasi agladi.kimse bu mücadeleyi durduralim demedi. kurtulus savasi'nda,seyh said

isyaninda, dersim isyaninda, kibris'ta analar aglamadi mi? yani öymen'e göre kurtulus savasi halen devam etmektedir. dersim ve

seyh said örnegini verdigine göre bu kurtulus mücadelesinin kürtlere karsi verildigini anliyoruz. oysa ki dersim isyaninda, o isyan ki,

on binlerce insan, çolugu çocuguyla kirimdan geçirilmis, makinelilerle biçilmis, sungulenmis, uçurumlardan, hozat girisindeki uçurumundan

atilmistir. zehirli gaz kullandilar magaralarin kapisinin içinden. fare gibi zehirlediler. yediden yetmise dersim kürtlerini kestiler.

bunu söyleyen eski bakan ihsan sabri çaglayangil.  oyle anlasiliyor ki dersim'e sefer düzenleyip kiyim ve katliam yapan yönetim

anlayisi aynen devam etmektedir.son 25 yilda köyler yakilip yikilmis, ilçeler bombalanmis, insanlar katledilmistir. öymen ve temsil ettigi

zihniyete bile bunlar yetersiz görünmektedir. bu kafalara karsi yapilacak tek sey, demokratik mücadelenin çitasini yükseltmektir.

 19.11.2009

MÜSLÜM YASAR

 

 

SÖZDE KÜRT AÇILIM


bilinmelidir ki,ülkede yasanan bunca acilar hiçbir zaman yaristirilmamali. ama resmi verilere göre
25 yillik çatisma diliminde devletin güvenlik güçleri 5 bin kayip vermisken, bu savasta yasamini
yitiren kürtlerin sayisi ise 30 bindir. çatismalarda yasamini yitiren kürt çocuklarinin çogunun
mezari bile yoktur. iste böylesi bir durumda, gözlerini kan burumus baykal ve bahçeli gibi siyasetçiler
ve onlarin etkisinde kalanlar disinda hiç kimse, baris gruplarinin gelisi sirasinda sevinç gözyaslari
döken kürt analarinin sov yaptigini ya da zafer kutladiklarini söyleyemez. bu sevinç, çocuklarina
kavusmanin, savasin bitecegine dair umudun sevincidir. bu sevince sov diyenler, kendisi dogar dogmaz
annesi ve 1 yasindayken babasi daga çikan xebat'in 14 yil aradan sonra ülkeye gelen baris grubu uyesi
babasi huseyin ipek'e kavusmasina bile insani bir gözle bakamayacak kadar gözleri sovenizmle körelmis
olanlardir.basbakan erdogan, habur ve diyarbakir'da yapilan kutlamalar için böyle devam ederse, en basa
döneriz sil bastan yapariz diyor. aslinda basbakan bu sözleriyle, kutlamalardan sorumlu tuttugu DTP'yi ve
bu kutlamalara katilan yüz binlerce kürdü tehdit edercesine uyariyor.be açiklamaya bakinca sanirsiniz ki,
hükümet kürt sorununu çözmek için her türlü adimi atmis da kürtler bu süreci baltaliyor. hapishaneler siyasi
tutsaklarla dolmus durumda yüzlerce DTP'li yapilan operasyonlar sonucu tutuklandi tutuklanmaya devam ediyor.
ama hükümetin gündeminde genel siyasi af yok.basta kürtlerin kendi anadillerinde egitim görmesi olmak üzere
esit hak taleplerinin hiç biri karsilanmis degil ama hükümetin gündeminde anayasa degisikligi yok basbakan,
analarin gözyaslarinin dinmesini istedigini soyluyor ama operasyonlar devam ediyor.hükümet sinirötesi savas
tezkeresini uzatiyor. basbakan, en basa döneriz derken acaba neyi kastediyor. mesela öncelikle 34 kisilik
baris grubunu hapishaneye attirabilir, ardindan düsünmezseniz kürt sorunu olmaz açiklamalarina dönebilir.
kitlesel karsilamanin ortaya çikartigi tedirginlik,bu konunun toplumsal buyutunun yeterince dikkatle okunmadigini
gösteriyor. DTP, her defasinda bütün hassasiyetleri dikkate aliyoruz alacagiz diyor.hassasiyetlerin karsilikli
gözetilmesi elbete zorunludur. ancak daga neden çikildigi sorusu ile derinlemesine yüzlesmeden, dagdan inisleri
beklemek isin ciddiyetiyle ne kadar bagdasmaktadir.ülkenin iç barisa acil ihtiyaç duydugu bu süreçte, her an türk- kürt
gerilimine sürüklenen toplumsal psikolojinin daha tehlikeli bir noktaya gelmemesi için daha radikal kararlar
alinmalidir.
10.11.2009
MÜSLÜM YASAR
yasar.m-yasar@web.de

 

 

BARIS KERVANINI SAYGI ILE SELAMLIYORUM

 

hindistan'in bagimsizligi için uzun süre mücadele eden mahamat gandhi'inin, baris konusunda

söylediklerini hatirlatmak gerekir. barisçil mücadele de en ufak bir kusku basarisizlik için yeterlidir.

sonuna kadar basarili olmanin yolu saflik ve dürüstlüktür. burada barisin ne kadar önemli olduguna

vurgu yapilmistir. kürt halkinin baris ve kardeslikten yana tavir belirtmeleri hiç kuskusuz toplumun

büyük bir kesimi tarafindan takdirle karsilanmistir. kürt sorunu,toplumun bir kesiminin sorunu olmaktan

çikmistir.bütün türkiye'nin sorunu oldugu bilinmelidir. meselenin barisçil yol ve yöntemlerle çözülmesi için

toplumun tüm kesimlerinin katkisi sarttir. demokrasi ve baris için daha fazla çabaya ihtiyaç vardir. tarihin

cilvesine bakin yil 1993, tansu çiler'in basbakan oldugu dönemde kürt sorununu topyekün baski ve siddet

yoluyla çözmeye yönelik bir politikanin ürünü olan maxmur'daki mülteciler, 16 yil aradan sonra baris elçileri

olarak ülkeye giris yaptilar. 34 kisilik baris grubu'nun gelisi neredeyse bütün gazete ve tv'lerde birinci haberdi.

baris grubu'nu habur sinir kapisinda ön binler coskulu bir sekilde karsiladi. bu açidan gelen baris grubu'nun

en önemli sonuçlarindan birisi kamouyunun dikkatini baris girisimine çekmek olmustur. kürt halkinin yarattigi

bu gelismeler toplumun demokrasiye dogru yönelmenin imkanlarini saglamistir.bu da sistemin demokrasiye

dogru evrilmenin sancilarini da beraberinde getirecektir. gelismelere sagduyu ile yaklasirsak gelecek güzel

günleri toplum olarak hep birlikte görecegiz. 34 kisilik baris grubu'nun ilk islemlerden sonra serbest birakilmasi,

kürtler tarafindan olumlu bir adim olarak degerlendirilmistir.kandil'den ve  maxmur'dan gelenler baris için, analarin

artik aglamamasi için,silahlarin susmasi için gelmislerdir. umarim bu gelis, barisin ilerlemesi dogrultusundaki gelismelere

hiz kazandirir ve uzatilan baris eli havada birakilmaz. baris grubu'nun gelmesi ve bu gelis sirasinda ortaya çikan tablo,

gerici  soven çevrelerde büyük bir rahatsizlik yaratti. kürtlerin yüz binler halinde gelenleri karsilamasi,biz buradayiz,

tüm haklarimizi istiyoruz demeleri bu gerici soven kesimleri hiç mi hiç ilgilendirmiyor. bunlarin kürtler'den istedigi ise

pismanlik ve vazgeçme  kürtlerin vazgeçecekleri,pismanlik duyacaklari hiç bir sey yoktur. AKP hükümeti bir açilim'dan

bahsediyor ve bir süreç baslattigini ilan ediyor. bu süreç kürtler'in bütün taleplerini karsilamasa da kürtler de bizde isinizi

kolaylastiriyoruz samimi olup olmadigini görelim. gürülen sudur,kürt halki kendi davasina ve gelecegine sahip çikmakta

kararli oldugunu açikça ve bir kez daha ilan etmistir. savasa hayir barisa evet demek lazim.

 

 25.10.2009

MÜSLÜM YASAR

yasar.m-yasar@web.de

 

 

Yürekli ayran gençligi

 

Epey zamandir ayran gençligini konu alan bir yazi yazmayi planliyordum.ama  islerimin yogunlugundan

dolayi bu zevkten mahrum kaldim. uzun bir aradan sonra konuyla ilgili bu yaziyi tekrar kaleme aliyorum.umarim

siz degerli okuyucularin ilgisini çekmistir. kalbimin içi, ayran'dan izlenimler aktarmaya çalisacagim sizlere.

ayran gençligi,29 mart yerel seçimler öncesi gruplar halinde önemli görevler üstlendiler. özellikle ulusal

köleligin son bulmasi, kürt halkinin içinde bulundugu baski ve esaret kosullarinin tamamen ortadan kaldirilmasi

için aktif mücadele ettiklerini ve iyi bir sinav verdiklerini hep birlikte gördük. ama her nedense su anda gençlik

arasinda çok ciddi bir iletisim kopuklugu gözlenmektedir. bu iletisim kopuklugunun derhal giderilmesi, gençlik

arasindaki iletisim baglarin güçlü bir sekilde yeniden kurulmasi ve alinmasi gereken önlemlerin hayata geçirilmesi.

ayran'da, son dönemde gündelik hayatin akisinda önemli bir degisiklik göze çarpmiyor. tek degisiklik kasaba

merkezindeki cafe, ve benzeri mekanlarin iyiden iyiye artmasi ve gençlerin buralari mesken tutmasi. aslinda

bu türlü mekanlarin çogalmasi, genç insanlarin hayatlarini üretimsizlestiriyor ve umitsizlestiriyor. bir yigin insan da

bu durumun ayriminda. diger yandan kasaba'nin kültürel, ve sanatsal aktivitelerinin yok denecek kadar azalmis

olmasi, yeni ve özgün üretimlerin gerçeklestirilmemis olmasi en önemli eksiklik olarak karsimiza çikiyor. bu tür

sosyal  aktivitelerin yerel yönetimler tarafindan üstlenmesi gerçegini de gözden kaçirmamak lazim. ayran'daki

sorunlardan bir tanesi de issizlik ve yoksulluk oldugu halde insanlar, her zaman oldugu gibi paylasim duygusundan

ve gönlü bol yasam anlayisindan taviz vermeden hayatlarina devam ediyor. gençlik,yine de bu yoksulluk ve issizlige

aldirmadan politik ve sosyal sorunlara kafa yoruyor. herkes kendince bir realite olarak tarihin esiginde bekletilen

sorunu, tartismaktan geri kamiyor. isçi, ögrenci, issiz, çocuklar ve özellikle kadinlar ve hemen herkes bölgenin

genelinde hayatin normale dönmesinin tek kosulunun ulasal onurlarinin iade edilmesinde görüyorlar. bütün bunlara

ragmen hayati, bilimsel ve felsefi yönüyle yorumlamaya ve yasamaya çalisan,kendi içinde ideolojik tutarliligin pesinde

kosan ayran gençligi, aslinda cesaretli, ve kararli tutumu ile bügüne kadar önemli bir davranis sergiledigini hatta

bedeller ödedigine tanik olmaktayiz. ama teslim alinmadigini mücadeleci ruhun ve iradenin teslim alinmasina yönelik

saldirilari da hep bosa çikartmistir. kürtler sirat köprüsünden geçiyorlar. bu hasas süreci çok iyi biliyorler demokratik ve

mesru olmayan hiç bir girisimi desteklemezler. umarim ülkeyi yönetenler, demokratik açilimla birlikte kürtlerin,demokratik

barisçil esit bir sekilde birlikte yasama taleplerini göz ardi etmez.

 15.10.2009

MÜSLÜM YASAR

yasar.m-yasar@web.de

 

senlik köyünde hüzün ve gözyasi

diyarbakir'in lice ilçesine bagli senlik köyünden 1995 dogumlu ceylan önkol  askerlerin
açtigi ates sonucu hayatini kaybetti. cenazesi de yedi saat topragin üzerinde bekletildi.
senlik köyü, daglarin yamacina kurulmus çok küçük bir köy. köyün hemen yukarisinda
bir tepeye konuslandirilmis askeri bir birlik var. köy daha önce bosaltilmis sonra köylülerin
geri dönmesine izin verilmis. ceylan, kendi yasitlarina göre çok büyük zorluklar içerisinde
yasamani sürdüren küçük bir kürt kizi. hayvanlara yem toplamak için annesine makarna yap
gelecegim deyip köyden disari çikarken askeri birlik yönünden gelen bir isilti. belden asagisini
yakiyor,parçaliyor ceylan'in minicik bedenini... yani havan mermisi ile paramparça olmus ceylan.
bedeninin parçalari etrafa saçilmis vaziyete. ceylan'in annesi çok ofkeli: kizimin parçalarini etegimde
toplayip tasidim bundan öte ne olabilir ki deyip feryat ediyor. arastirma yapan insan haklari
örgütlerine göre, zorla bosaltilan köy ve mezra sayisi yaklasik 3 bin 700 dür. yine bir arastirmaya
göre 3 milyondan fazla kürt zorla yerinden edilmistir. iste senlik köyü de zorla yerinden edilenlerin
köyü idi. ceylan'i kimler öldürdü sorusu, hukuksal olarak cevaplandirilmasi olanaksiz bir soru.
çünkü bu tur sorularin hukuk karsisinda yanitini daha henüz bulamadi türkiye. savcinin, can güvenligi
nedeniyle olay yerine gitmemesi tamamen bir skandaldir. delilleri karartmaya,suçlulari ortaya
çikartmamak için uydurulmus bir güvenlik bahanesidir. jandarma komutaninin ve görevlilerinin cenaze
ile yapmalari gerekenleri yapmamalari, kamera ile tesbiti köylülere yaptirmak istemeleri, tutulan
tutunagin hiç bir arastirma inceleme yapmadan daha bastan terörist eylem sinifina sokulusu ve halen
süren yetkili makamlarin sesizligi. bu sesizlik suçlularin telasini da andiriyor. köylüler diyor ki, bize
terörist diyorsunuz ama biz biliyoruz teröristlerin kim oldugunu.ceylan'i öldürenlerdir terörist.
köylüler yetkililerin yüzlerine söylüyorlar terörist sizsiniz.


MÜSLÜM YASAR
yasar.m-yasar@web.de

  

 

Seler akiyor hükümet camdan bakiyor

 

Geçtigimiz haftalarda türkiye bir sel olayi yasadi. bunun adina da hamen felaket yapistirildi.

yagan yagmurun büyük sele dönüsmesi ve 2010 yili dünya kültür sehri unvanini kazanacak

olan istanbul'da onlarca insani kurban olarak almasi, bir felaket mi, yoksa inanilmaz bir orta

çag cehaleti mi. felaket diye adlandirilan sel olayina baktigimizda, basina yansiyan haberlere

göre, bir belde belediyesi AKP' den CHP'ye geçince önceden baslamis isler durmus, tasan dere

yatagi islah edilip genisletilecegine, çevresinde imar izinleri verilmis ambar kapisi disaridan

açilabilen yük kamyonetiyle isçi tasiniyormus, daha da otesi sehrin göz önündeki meydanlarina

laleler,çiçekler dikilirken, gözden uzak cevre beldelerde düzenli alt yapi ve kanalizasyon dahi

yapilmamis, böylece bir günlük yagmur AKP,li belediye,nin  icraatlarini da gözler önüne sermis oldu.

belediyeciligin rant elde etme boyutunu görmezlikten gelerek yeni imar alanlari açilmasinda kimin

ne kadar payi olduguna dair bir hesaplasmayi yapmadan bu yasadigimiz tabludan kurtulamayiz.

güçlü türkiye'yi, güçlü orduda aramak yerine, insan hayatini bu denli degersizlestiren anlayislari etkin

bir biçimde yargilamasinda aramaliyiz. maalesef bu yasadigimiz drami da daha öncekiler gibi kisa

sürede unutacak ve bildigimiz gibi davranmaya devam edecegiz.ölen öldügü ile vurgunu katliama

çeviren de yaptigi ile kalacak. yeni felaketlerde yeni kurbanlar verecek ama yine eski aliskanliklarimizi

devam ettirecegiz. bu bir karamsallik degil.tam aksine hesap soran bir toplumu insa etmek bunun için anlamli.

hesap vermeyi de hesap sormayi da göze alanlarin siyasete müdahalesi bu açidan önemli.türkiye'nin

önemli olan bütün gündemlerini devre disi birakan bu utanç tablosu toplumsal ibretler içeriyor. elbette

bizden daha agir, sel, tsunami,kasirga yasayan ülkeler var.kayiplari sayisal olarak bizdekinden kat kat

fazla.ama bizde yasanan tam bir felakete davetiye çikarmak. sonra da hiç bir sey olmamis gibi yola devam

etmek.istifa diye bir muessesenin esamesi okunmuyor.bizde birakin kusuru, ihmalden dolayi bile cezalandirilan

kamu görevlisi olmuyor.bilime, bilimsel verilere, bilimsel öngörüye hiç kiymet vermeyen,akan kan damardan durmaz

diyen,takdiri ilahi diyen,allah devlete zeval vermesin denmesi için tüm mekanizmalarini isleten  bir devletin,

sistemin ve hükümetin yönetiminde bunlari yasamaktan daha normal bir sey olmasa gerek. son yasanan sel felaketi

yasananlari bir kez daha çapici bir biçimde hatirlatmis.emek ve halk düsmanlari iktidarda olduklari sürece,

bu durumun degismeyecegini göstermis. bunun için tüm sistemi sorgulamanin yolu güçlü toplumsal

örgütlemekten geçer  

 

MÜSLÜM YASAR

TROISDORF

 

 

 

Herkes hukuk önünde hesap vermeli

 geçtigimiz haftalarda elazig'da yasanan olay, adeta insanin kanini donduracak cinste.

basina yansiyan haberlere göre ölen askerler,kaza ile degil komutanlarinin cezalandirmasi

sonucu hayatlarini kaybetmislerdi. bir birileri ile savasan düsman askerleri olsa bile

böyle seyler yapmazlar.esir düsmenin, savasin bile bir kurali vardir. komutanlardan birinin,

askerin nöbete uyuklarken yakaladigi, disiplinsiz davrandigini gerekçe göstererek ceza

olarak pimi çekilmis el bombasini eline tutusturmasi sonucu dört askerin hayatina mal olmustur.

ne yazik ki olay bu sekilde kamuoyuna aktarilmadi. sadece dört asker sehid olmustu yasanan

bir kazaydi. çünkü askeriyede bu tur vakalar olagan karsilanir.kimse sormaz sorgulamazdi.

vatan için herseyimiz fedaydi.üstelik sehitlik gibi bir mertebeye dahil edilmistir en yüksek

mertebe sehitlik olduguna göre kim ne diyebilir ki. daha sonra gerçegin böyle olmadigi kamouyuna

yansiyinca,pimi çekilmis el bombasini askerin eline tutusturan tegmen tutuklandi. bu tur

vakalarin haddi hesabi yoktur. bilindigi üzere basbakan erdogan'in, ben DTP'lilere randevu

vermistim, görüsecektim.ancak hakkari cukurca'da patlayan mayin sonucu alti askerin sehit

olmasindan sonra bunlarla nasil görüsebilirim diye beyanat vermisti. bu patlamanin da asker

kaynakli oldugu basina haber olarak düstü.hatta asker ile komutani arasindaki konusma,

internete de çikti. asker, patlayan mayinin uzaktan komutali olmadigini,kendi dösedikleri

mayin oldugunu söylüyor. vicdan azabi çektiginden söz ediyor. er ile komutan arasinda geçen

diyalog aynen söyle: asker: komutanim, uzaktan komutali degil. maalesef. komutan: degilmis

asker: degil komutanim. uzaktan komutali  degil.biliyorum bunlari korumak için ben,burada

sikintili olduklari IçIn kendim risk alarak geldim bizzat kendim yerlestirdim.komutan: hiç önemli

degil. kahrolacak bir sey yok. biz elimizden geleni yapiyoruz.bu mücadelenin içerisinde birileri

ufak tefek hata yapacaktir.bunun bedeli agir olacaktir.25 yildan beri bölgede süren çatisma

ortami, kürt sorununu terör sorunu olarak görme ve gösterme tutumu, bu tur olaylari daha da çogaltti.

 

MÜSLÜM YASAR

 

 

Baykal'in çözümsüzlükte israri !

 

sözde sosyal demokrat sifatini tasidigi iddia edilen bir partinin lideri olan baykal,

basbakan'in kürtlerin önemli bir kesiminin oyunu alan ve mecliste grubu bulunan

DTP ile sorunun çözümü konusunda görüsmesini elestiriyor.ve teröristlerle pazarlik

yapmak anlamina geldigini söylüyor. çözüm için evlatlarini yitiren türk ve kürt analari

kanin durmasi için bile yan yana gelmisken, baykal'in yaptiginin adi tam da kan üzerine

siyaset yapmaktir. milliyetçiligi, gericiligi kiskirtarak çözüm zeminini baltalamaktir. bir

sosyal demokrat partinin herhalde yapmasi gereken, ülkenin en önemli sorunlarinin

basinda gelen bir sorunun çözümü konusunda hükümetin daha ileri adimlar atmasi

yönünde zorlanmasidir.tipki demokratik ülkelerde sosyal demokratlarin yaptigi gibi.

bu bakimdan baykal'in partisi CHP sosyal demokrat bir parti degil, sosyal soven,

parti demek daha dogru olur. çünkü çözümsüzlükten, savasin ve ölümlerin devami

üzerinden kendini var etmeye çalismaktadir. oysa henüz orta yerde demokratiklesme

ve kürtlerin hak ve özgürlükleri namina bir gelisme bulunmuyor. ancak,henüz atilmis

somut bir adim olmasa da, kürt sorunu farkli boyutlariyla tartisma ve diyalog yoluna

girmis bulunuyor.çatismalarda hayatini yitiren asker ve PKK üyesi gençlerin annelerinin

diyarbakir'da bulusmasi,ve bir birlerine sarilmalari, çocuklarini bir birilerine anlatarak

göz yasina bogulmalari ve akan kan dökülmesin, analar aglamasin açiklamalarinda

bulunmalari en önemli gelisme olarak kaydedilmelidir. dolayisiyla, basbakan'in kurmaylari

ile birlikte DTP,li bir heyetle basbakan sifati ile olmasa da, AKP genel baskani sifati ile

görüsmesi diyalog için atilmis bir adim sayilabilir. kürt ve türk halki basta olmak üzere

tüm baris ve demokratik çözüm yanlilarinin her vesile ile harekete geçmeleri gereken

bir dönemdeyiz.

 

MÜSLÜM YASAR

yasar.m-yasar@web.de

 

 

 

ÇÖZÜM IÇIN DIYALOG SART

 

son günlerde kürt sorunuyla ilgili bir çok çevre çagrilar yapmisti.bu çagrilarin ortak noktasi

çözüm için öncelikle PKK,nin adim atmasini istemeleri olusturuyordu.PKK bu çagrilara makul

derecede yanit vererek çatismasizlik sürecini 1 haziran,15 temmuz, ven son olarak 1 eylül'e

kadar uzatti. ateskes kararinin baslamasindan hemen sonra ülkeyi yöneten güçler sorunu

terör ve tasfiye temelinde ele alan açiklamalar yapti.ateskes kararini bosa çikarmaya yönelik

operasyonlarda halen devam ediyor. oysa ki ateskes, sorunun çözümü yönünde atilmis bir iyi

niyet adimidir. ve bu adim gelistirilmeden egemenlerin sorunu algilayis biçimleri degistirilmeden

sorunun barisçil demokratik çözümüne ulasmak mümkün degildir.nitekim cumhurbaskani gül'de

kürt sorununda iyi seyler olacak diye baslattigi çesitli kürt çevrelerinde gerçekçi bir çözüm girisimi

olarak algilanan girisimlerini, bir kaç sovdan sonra,beklemeye almistir. cumhurbaskani,DTP'li belediye

baskanlarinin görüsme, istegine yanit vermeyerek,aslinda bu girisiminin bir oyalamayi asmadigini

göstermistir PKKve öcalan'in, kürt sorunun demokratik çözümü konusundaki çagrilarini dikkate

almayarak AKP hükümeti, bir dönemi daha heba etmektedir. bu da sorunlari  gözden uzak tutmak

anlamindadir.PKK çatismasizlik sürecini 1 eylül'e kadar uzatti. bunun anlami ise,bölgedeki çatisma

ve ölümlerin asgariye inecegidir. hükümet, bunu firsat bilip sorunun çözümü için adim atma yerine

o sorunu gündeme getirmemeyi tercih ediyor.PKK'nin,sorunun çözümü için bir diyalog yolu bulmak

üzere aldigi çatismasizlik karari, kürt,türk tüm toplumsal kesimler tarafindan olumlu karsilanmasina

ragmen,maalesef devlet ve hükümet tarafindan gerekli yaniti bulamadi. geçtigimiz günlerde medyada

ilginç bir haber yayinlandi hebere göre,hakkari ve sirnak'in sinir bölgeleri arasinda sözde PKK' ye karsi

11 barajin yapilacagi, sirnak uludere'de, hakkari çukurca'ya kadar sinirdaki derin vadiler baraj gölü

sulariyla doldurularak haftanin, zap,hakurk ve avasin kamplarindan geçisler engellenecek. binlerce

kürdün topraklarini terk etmesine,bir kaç yil sonra da yapilan alanlarin bataklik olmasina yol açacak

olan bu barajlarin tek hedefi güvenlik.yani kürt sorununu,bir güvenlik sorunu olarak ele alan bu gerici

zihniyet, yalnizca kürt halkini etkilemiyor, ayni zamanda kürtlerin cografyasini da tahrip ediyor. tüm

kürtler,yönelimlerini bu gerçekleri görerek yapmak durumundadirlar.

 

MÜSLÜM YASAR

yasar.m-yasar@web.de

 

 

 

Baris anneleri

 

kürt halkinin gururu baris anneleri, dünyada örnek teskil edecek çagdas eylemlerinizi saygi ile

selamliyorum.çogunun okuma yazmasi dahi yoktur.tüm baski ve engellere ragmen kürtçe konusup

basin açiklamasi yapiyorlar. türkçeyi, hapishane kapilarinda ve mahkeme koridorlarinda ögrendiklerini

söylemek öyle abartili olmaz.30 bin civarinda evlat yitirmenin acisini anneler daha fazla hiseder.bunun için

tüm zorluklari asarak türk silahli kuvvetlerinin karargahina kadar gitmeyi basardilar. operasyonlarin

durdurulmasi,çatismalarin sona ermesi için, asker anneleri de gerilla anneleri de göz yasi dökmesin diye

beyaz tülbent takarak taleplerini dile getiriyorlar.beyaz tülbent, bilindigi üzere kürtlerin tarihinde ve

günümüzde barisin sembolü olarak bilinmektedir. türk ya da kürt hangi ulustan, dinden ya da mezhepten

olursa olsun bu insanlarin ölümünü önleyelim,analar aglamasin, inkardan ve siddetten vazgeçilsin diyerek

baris arayislarini sürdürüyorlar,sürdürmeye de kararli olduklarini açikliyorlar, çogunun yasi 60 olmasina

ragmen,kürt sorunundaki çözümsüzlügü,halklarin kardesligini ve barisi dile getirmeleri,gerçekten insani sarsan

bir anlatim sergilemektedirler.bölgede artan askeri operasyonlarin son bulmasi ve pkk,nin çatismasizlik

kararina cevap verilmesi için baris anneleri tarafindan diyarbakir,van,batman ve dogubeyazit,ta baris çadirlari

kuruldu.çok sayida kadinin katildigi baris çadiri açilisinda,kadinlarin barisi simgeleyen beyaz tülbentler

takmasi dikkat çekti.kürtçe yazilan ji bo astiyek bi rümet u mayinda agirbesta duali ( onurlu ve kalici bir

baris için çift tarafli ateskes) pankartinin açildigi çadira,bu ülkenin barisa ihtiyaci var. dogurdum büyüttüm

ama oldürtmeyecegim. bu kani durdurun baris eli havada kalmasin dövizleri asildi.diyarbakir,da düzenlenen

halk toplantisinda bir annenin su sözleri dikkat çekicidir.üç oglumu dagda kaybettim ama ben türkiye,ye

düsman degilim lütfen bizi türk halki ile baristirin. bu sagduyu,merhamet ve insanlik özü ile dolu çagriya

kulaklarini tikayan,gözlerini kapatan aydinliktan rahatsiz olanlarin amaci üzüm yemek degil bagciyi dövmektir.

siz degerli baris anneleri,toplumun agir yükü yine omuzlarinizda tüm zorluklara ragmen büyük basarilar

elde ettiniz.2009 yili baris annelerinin yili olmasi dilegiyle

 

MÜSLÜM YASAR

yasar.m-yasar@web.de

 

 

Mezopotamya tarih fiskiriyor

 

yüz yillarca sayisiz uygarligi bagrinda tasiyan kürdistan topraklari, baris, özgürlükler,ve halklarin kardesligini yine

kendisi yaratacaktir.bu inançla kürt halkinin tarihsel birikimine güvenle ülkemizde ölümün ölümle degil yasamla

esitlenmesi için halkimizin zorunlu ve vicdani bir görevi üstlenmesi lazim. insanlik,uygarligin besigi olan kürdistan

topraklarinda gelisti.kutsal kitap,tevrat ve kuran'da adi geçen adem cennet'i van gölü kiyisindadir.efsaneye göre,

adem ile havva antik çagda bu cennet,te yasarlarken yasak meyveyi yedikleri için cenneten kovulmuslardir.ölümsüzlügü

yitirme cezasina çarptirilan bu ilk kadin ve erkek zurriyetlerini bu bölgede çogaltmislardir hata ilk çocuklari olan kabil kardesi

habil'i bu cografyada öldürmüstür.bir tufan olayi bu topraklarda yasanmistir.nuh'un gemisi cudi dagina yanasmistir.

ibrahim peygamber, putlari kirdigi için kral nemrud tarafindan urfa,da atese atilmistir. ayni peygamber oglunu bu cografyada

tanriya kurban etmeye kalkmistir. kürt halk önderi abdullah öcalan bu topraklarda dogup büyümüstür.RIHA (URFA)

peygamberler kenti, eyup peygamber,in kaldigi yer.dünyada ilk üniversitenin kuruldugu yer.çiftçilik ve tahil urunleri burada

kesfedilmistir.büyük  direnislerin sembolu kutsal mekanlarla dolu bir sehir.balikli gölü ile tarihsel bir simge.efsaneye göre

babil krali nemrud,bir gün rüya görüyor.rüyasinda bir yildiz doguyor.bu yildiz tüm yildizlarin ve ayin aydinligini bastiriyordu.

nemrud,bu rüyasinda çok korkmustu ertesi gün bütün sihirbazlari ve gelecekten haber veren kahinleri çagirip bunun sirrini

sordu.onlar nemrud,a dediler,ki gelecek yil ülkede bir çocuk dogacak.halkin inancini degistirecek ve senin saltanatin ile ölümün

onun eliyle son bulacak.nemrud,bu yorum üzerine tüm erkekleri toplayip ayri bir mekana yerlestirdi.bundan böyle dogacak her erkek

çocuk ölecekti.nemrud,çok güvendigi ibrahim peygamber,in babasi olacak azer,i görev geregi bir yere gönderiyor.azer gizli gidip

karisi nuna ile görüsüyor. nuna hamile kaliyor.beli bir süre sonra ibrahim doguyor ve annesi magarada sakliyor.gece gidip emziriyor.

ibrahim büyüyür,putlari kiriyor.nemrud,a karsi mücadele ediyor,ancak nemrud çok güçlü olmasina ragmen basarisiz kaliyor.çünkü

zulm eden,haksizlik yapan saltanatlar sonunda hüsrana ugrarlar.urfa, özellikle türkücüleriyle birlikte kebap,i çigköftesi,aci isot,u (biber)

yürek yakan hoyratlariyla güzeldir.geleneksel olarak içilen bir kahve çesidi mirra,genellikle misafirlere ikram etmek ya da dügün

yemeklerinden sonra servis edilmek üzere hazirlanir mirra,nin içimi sirasinda fincanin kesinlikle yere konulmamasi gerekiyor fincani

yere koymak mirra,yi hazirliyana hakaret anlamina gelir.yanibasinda firat nehri akiyor.kiyisinda zeytin,fistik,erik, nar,kayisi ve ceviz

agaçlariyla yem yesil cennet,i andirir bir dogal güzellik.hele bir halfeti ilçesi var bir çok uygarligin tarih sayfasina mal olmus. halfeti,

M:O:855 yilinda asur krali 3 ncu salmanasar tarafindan zaptedildigi zaman simatrat adini tasiyordu.yunanlilar urima,suryaniler,kal

arhomeyta ve hesna the romaii,araplar kalatu rum ve bizanslilarda romaion koyla adini kullanmislar.yavuz sultan selim zamaninda

osmanliya geçen sehir rum kale adini tasiyan ve 1954 yilinda ilçe haline getirilen halfeti,nin ilginç bir hikayesi vardir.rum kale beyinin

yönetimi devredecegi bir oglu dünyaya gelmis oglunun adini nergis koymus bu ogul o kadar güzel ve biçimli bir yapisi varmis ki onu

gören tüm genç kizlar ona asik olur ancak askina karsilik bulamayinca yikilir ve intihar ederlermis.günlerden bir gün kale saldiriya ugramis

kalenin beyi, oglunu saklamak için rum kale su kuyusuna indirmis kuyunun dibindeki su çok berrakmis ogul suda kendi görüntüsünü

görmüs ve ona asik olmus egilip ona uzanmak istemis ve kuyunun dibine düsüp oradan da firat,in azgin sularinda bogulmus.söylenceye

göre,burada bir çiçek çikmis adina nergis denmis buradan tüm dünyaya yayilmis çok güzel kokan bu nergis çiçegi hiç bir zaman

halfeti,deki gibi güzel kokmazmis.

 

MÜSLÜM YASAR

yasar.m-yasar@web.de

 

Hangi iyi seyler merak konusu

Cumhurbaskani abdullah gul'ün iran'a giderken uçakta, kürt sorununda iyi seyler olacak,içerde ve disarida

iyi seyler olacak demesinin üstünden iki ay gecti.bu sözlerin söylendigi günden beri hele bunu bir cumhurbaskaninin

söylemis olmasinin çok iyi oldugu üstüne de pek çok konusma yapildi. onlarca  makale yazildi,siyasi platformlar düzenlendi.

bu iyi seyler olacak kehanetine basbakan erdogan da destek verdi.dikkat edilirse o günden sonra DTP'ye yönelik büyük operasyon

yapildi DTPve DTP'li yerel yönetimlerinin en üst düzey görevlileri,gerçegi yansitmayan iddialarla tutuklandilar. operasyonlar

hem içeride hem sinir ötesinde son hizla devam etmektedir. daha da ötesi DTP milletvekillerinin 6'si hakkinda milletvekilliginiz

öncesinde baslamis davalariniz için gelip ifade vermeniz gerek diye celpler hazirlandi sözde demokrat oldugu iddia edilen

meclis baskani toptan, illa da mahkemenin bu girisimini yürürlüge koyacagim. ya DTP'li vekiller kendi gönülleri ile mahkemeye gider

ya da polis zoruyla götürülürler diye israr ediyor. hukuk ve siyaset çevreleri, böyle bir uygulama meclis tarihinde olmamistir.

kürtler tüm alanlarda çagri yapiyor. baski ve siddete son verilsin,silahlar sussun, sorunu konusarak çözelim DTP'yi susturma silahlari

sustur, çatismasizliga cevap ver.fasizme hayir demokrasiye evet diyoruz, ne operasyon ne savas ayirimsiz genel af gibi talepler dile

getiriliyor.en yüksek mevkide konusanlar, alanlardan yükselen kürt halknin en içten haykirislariyla taleplerini dile getiren on binlerin

isteklerini görmezden gelerek hangi iyi seyler olacak diye merak ediliyor. yillarca farkli etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu.

acaba kazandikmi üzerinde düsünmek lazim. bu aslinda fasizan bir yaklasimin sonucuydu. bu hatalara zaman içerisinde biz de düstük.

ama akliselim düsününce, suralar da ne yanlislar yapmisiz diye düsünüyorsünüz. bunlar basbakan'in ettigi sözler. ama ayni basbakan,

ülkede 30 yildir on binlerce insanin yasamina ve yüz milyarlarca dolarlik savas faturalarina mal olmus ve halen devam eden kürt sorununun

çözümü konusunda kendisinden görüsme talep eden DTP milletvekilleriyle görüsmeyerek kendi deyimiyle fasizan bir yaklasim sergiliyor.

basbakan, etnik ve dini bakimdan devlet politikasinin fasizan oldugunu itiraf etmistir.

 

MÜSLÜM YASAR

yasar.m-yasar@web.de

 

Köy koruculuk sistemi tasfiye edilsin

  Hükümet ve genelkurmay'in koruculuk sisteminin arkasinda durmasi, 1985 yilindan bu yana uygulanan
Koruculugun bir devlet politikasi olarak sahiplenildigini göstermektedir. koruculuk, devletin kürt ulusal
Uyanisi ve mücadelesi karsisinda iflas eden devlet politikasinin son dayanagidir. cumhuriyet rejimi,
Varligini reddettigi kürtlerin isyanlari karsisinda bölge'nin feodal, gerici unsurlariyla isbirligi yapma politikasini
izlemistir. agalar,asiret reisleri ve seyhler çikar iliskileri üzerinden devlet politikalarinin bölge'deki temsilcileri
Haline getirilmistir. içisleri bakan'liginin açikladigi resmi verilere göre 58 bin köy korucusu bulunmaktadir.
Bunlarin 5 bin 200'u çesitli suçlara karismistir. korucular, köy yakmadan tecavüze, adam kaçirmadan
Uyusturucu kaçakçiligina ve iskenceden adam öldürmeye kadar yüzlerce suça karismistir. resmi rakamlara
Göre bile korucularin onda birinin suç islemis oldugu göz önünde bulundurulurse, koruculugun devlet eliyle
Örgütlenmis organize bir suç örgütü oldugu karsimiza çikmaktadir. 12-13 yasindaki çocuklara tecavüz eden
Koruculara kol kanat gerenler,mardin'deki katliama ne yazik k ki sebep olmuslardir. bütün bu gerçekler
Ortada iken bölge halki. demode olmus bu sistemin kaldirilmasini isterken, AKP'hükümet'inin 2008 yilinda
Bölge'de issizligi önlemek için hazirladigi ekonomik paketteki en önemli madde, yeni korucularin silah altina
Alinmasiydi. yapilmasi gereken 85 yillik yanlistan bir an önce dönülmeli, kürt halki,nin ulusal demokratik
Talepleri kabul edilerek, koruculuk sistemi derhal tasfiye edilmelidir. ancak köy koruculuk sisteminin kaldirilmasi
Bu görülmemis katliamin acilarini azaltabilir. bölge halkina rahat bir nefes alma imkani taniyabilir.

MÜSLÜM YASAR

TROISDORF- ALMANYA
yasar.m-yasar@web.de

 

ANNELERE

Geçtigimiz günlerde anneler günü tüm dünyada kutlandi. kürt illerinde süren operasyonlara ragmen

Bu tur kutlamalarin  yapilmasi  hiç süphesiz sevindiricidir. anneler günün'de. anneler için yapilan

Kutlamalar asirlar  öncesine dayaniyor ve sümerlere dek gidiyor. anaerkil düzenin hüküm sürdügü

Tarihin ilk çaglarindan bu yana yerel, dönemsel olarak analik  dogurganlik niteligiyle ön plana çikarak

Doganin uyandigi  yeniden dogdugu bahar mevsimiyle özdeslesti. ancak anaerkil hukukun yikilmasi

Ve ataerkil aile düzenine geçisle birlikte kadin üzerinde sistemli  bir  siddetin de örgütlendigine tanik

Olmaktayiz. zaman zaman kutlamalarin içeriginin ve seklinin degismesine hatta bazi dönemlerde gizli

Olarak yapilmaya kadar gitmis  olsa da kesintiye hiç ugramamistir. her baharda yapilan coskulu kutlamalar,

Bir gelenek halini alarak binlerce yil kesintisiz olarak sürdü. anaerkil düzenin hüküm sürdügü dönemde

Insanin doga üzerindeki egemenlik faaliyetlerinden söz edebiliriz. ancak ataerkil toplumla birlikte insanin

Yeryüzü üzerindeki faaliyetleri  sadece dogaya egemen olmakla sinirli  kamayip ayni zamanda insanin insan

Üzerinde egemenlik kurmasina imkan sunmustur. insanin insana egemenliginin ilk kurbanlari  kadinlar olmustur.

Türkiye cumhuriyeti kurulusundan bügüne kadar kadinlarin hukuk alanonda kagit  üzerinde kazandiklari haklari

Güncel yasamlarinda  kullanabildikleri  haklara dönüstürebilmeleri  maalesef  mümkün olamamistir. bugün hala

Birçok kadi'nin yasamini  anayasal haklar  ya  da medeni kanun degil toplumsal ve dini gelenekler

sekillendiriyor.

Iste kürt kadini  kürt özgürlük hareketi öncülügünde örgütlenmis, kürt halkii üzerindeki baski, imha ve inkar

Politikasini  parçalamis, tabulari  yikmis ve ortadogu'da sembol haline gelmis. baris ve halklarin kardesligi adina

Meydanlarda, platformlarda gösterdikleri  cesaret, yaptiklari  savas karsiti  konusmalar, sorunu anlatma ve tahlil

Etme tarzlari, mantikli yaklasimlari  insani  gerçekten hayrete düsürecek kadar gelismisligin bir

göstergesidir. tüm

Baski ve engellere ragmen kürtçe konusup basin açiklamasi  yapan güzel analarimizin ve diger tüm analarin

Aglamadigi, evlat acisi  çekmedigi güzel günler dilegiyle tüm annelerin anneler günü kutlu olsun.

11:05:2009

MÜSLÜM YASAR

TROISDORF-ALMANYA

 yasar.m-yasar@web.de

 

Gelismelerin yönü, operasyonun genisleyecegini,saldiri ve baskilarin artacagini gösteriyor.
PKK'nin ateskesi uzattigi günlerin ardindan bu tür saldirilarin baslatilmasi, kusku ve endiseleri
tümden artirmis bulunuyor.yeni bir provokasyon sürecinin baslamakta oldugu görülmektedir.
daha önceki gelismelere baktigimizda, PKK'nin ateskes ilan ettigi her dönem yasananlar,akillara
sunlari getiriyor. daha önce, bombalama, provokasyon, katliam türü, kontrgerilla tarzi eylemler
yapiliyordu.kürt sorununda iyimserlik havasinin yaratildigi bir dönemde DTP'ye yönelik yapilan
terör operasyonu genisleyerek devam ediyor. milyonlarca kürdün oyunu alan bir partinin terörize
edilmesi,egemenlerin halkin talep ve beklentilerine uygun bir çözüme kapali oldugunu gösteriyor.
hurriyet gazetesi basyazari ertugrul özkök bile baris için uzatilan el geri itilmemeli diye yaziyor.
baskan apo,cumhurbaskani gül, basbakan erdogan ve muhalefet partilerinin liderlerine çatismasizlik
ortaminin saglanmasi ve ABD ile AB'nin devreden çikarilarak çözümün birlikte aranmasi çagrisini
yapmaktadir. kürt halki,newroz'da bu çagrinin geregini yapmaya hazir oldugunu göstermistir.
TBMM'de grubu bulunan,100 kadar belediyede halki temsil eden,kürt halki tarafindan sürdürdügü
Politikalara destek almis bir partiye karsi sürdürülen bu politika,türkiye'yi yeni bir çatisma ortamina
sürüklemekle es anlamlidir. bundan vazgeçilmeli, gözaltindakiler derhal serbest birakilmalidir. bu
saldirilar karsisinda sesiz kalmak, kazanilmis mevzileri muhafaza etmeyi ve halk yararina kullanmayi
imkansiz kilacaktir. saldrilara karsi, tipki newroz kutlamalarinda,seçim çalismalarinda nasil tutum alindiysa,
öyle çalismak, öyle hareket etmek gerekiyor. silahlarin susmasi, bu ülkede baris ve kardeslikten yana
herkesin talebidir. bununla birlikte, kürt sorununun terör sorunu olarak tarif edilmesinin sorunu çözmeyecegi de
açiktir. sorunu çözümsüzlüge iten, türkiye'nin kendi kürt sorununu çözme konusunda demokratik çözümün
Gerektirdigi tutumu almamakta israr etmesidir. bügün yakalanan iyimser hava dagilir,çatismalar yeniden baslarsa
kimse sorumlusunu surada burada aramasin!

MÜSLÜM YASAR
TROISDORF - ALMANYA